Saratlı Yeraltı Şehirleri
- 4
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
Kapadokya’nın en güzel yeraltı şehri Aksaray’ın Gülağaç İlçesi Saratlı Kasabası’nda.
Saratlı Kasabası
Aksaray’ın Gülağaç İlçesi’ne bağlı Saratlı Kasabası’na misafiriz. Saratlı Kasabası, Aksaray’da Anadolu Kültürü’nün en güzel motiflerini yaşatan yerlerden. Yerleşen ilk kişinin sarı bir ata bindiği ve civarda bulunan diğer yerleşkelerde yaşayanların “Sarı atlı geliyor.” , “Sarı atlıya gidelim.” gibi söylemleri kasabaya ismini vermiş. Saratlı’ya yerleşim milattan önceki yıllarda Romalılar tarafından gerçekleştirilmiş. Tarihi çok fazla değer var bu kasabada. Hepsinden bir sayıda bahsetmek haksızlık olurdu. Saratlı’da turizme açılmış iki tane yeraltı şehri var. Bu yazımızda bu ikisinden de ayrı ayrı gezeceğiz.
Saratlı Aziz Mercurius Yeraltı Şehri
Kapadokya’nın yeni gözdesi artık Aksaray’da. Yıllardır yoğun talep gören Derinkuyu ve Kaymaklı Yeraltı Şehirleri benim de ilk göz ağrım. Onları ilk gezdiğim zamanı unutamıyorum. Ancak burayı görünce bazı fikirlerim değişti. Artık Kapadokya’da bulunan en güzel yer altı şehri benim için Aziz Mercurius.
2016 yılında turizme açılan bu yeraltı şehri M.S. 250 yıllarına ait. İsmini M.S. 225 – 250 yılları arasında yaşamış Aziz Mercurius ‘dan alıyor. Aziz Mercurius, M.S. 225 – 250 yılları arasında yaşamış bir komutandır. Kendisi Roma İmparatorluğu zamanında Kapadokya bölgesinde doğmuş, Hıristiyan olduğunu açıklaması üzerine kral tarafından Kapadokya’ya sürgüne gönderilmiştir. Bu bölgede kafası kesilerek cesedi de Mısır’a gönderilmiştir. (Kaynak: Aksaray İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü)
Aziz Mercurius Yeraltı Şehri Hıristiyanlığın kuruluş dönemi olan 3. yy gibi bir döneme ait. Bu dönemde Hıristiyanların oldukça fakir olduğu ve zor yaşam şartlarıyla mücadele ettiği bir dönem. Korku var, yoksulluk var, hastalıklar var. Bu yer altı şehri de sığınak olarak kullanılmış.
Burası Kapadokya’nın en gizemli yeri. Daha girer girmez sizi bir mezarlık karşılıyor. Mezar sayısının 30 civarında olduğu ve bu mezarlarda insanların üst üste gömüldüğünü öğrenince, buranın yaşanmışlığını daha derin hissediyorsunuz. Mezarlar konusunda korkusu olanlar endişelenmesin, mezarlar araştırma amaçlı olarak taşınmış durumda. Mezarlarda bulunan kemikler şimdilerde bilimsel sonuçlara varmak için inceleme altında. Belki bir gün yerlerine geri dönerler. Bu nedenle sadece mezarların yerlerini görebiliyorsunuz. Burada aynı mezara birlikte gömülen çiftler olmuş. Çocuk mezarları çoğunlukta. Üç kişinin birlikte gömüldüğü mezarlar da var. Bazı mezarlara cenaze gömülürken kireç eklenmiş. Belki de bir salgın son verdi buradaki yaşama. Bunu yapılmakta olan araştırmaların sonuçları bize gösterecek.
Mezarlığın ardından bir koridora giriyorsunuz. Bu koridor sizi ortak yaşam alanlarına götürüyor. Bu yeraltı şehrinin bana göre en önemli özelliği bozulmamış kapıları. Her yer o tonlarca ağırlıktaki değirmen taşı biçimindeki kapılarla korunmuş. Ve işin güzel tarafı bu kapılar hiç bozulmamış. İnsan kendi kendine “Nasıl bir korku bunu yaptırır?” diye sormadan edemiyor. Diğer yeraltı şehirlerinde birkaç tane sağlam kalan kapıdan etkilenmiştik. Ama burası bambaşka bir duygu veriyor insana.
Buradaki kapılar hem çok büyük hem de çok güçlü. Birbiri ardına dizilmiş ve sanki birinden geçseniz diğerinde takılıp kalacakmışsınız gibi tasarlanmış. Ve bitmiyor bu kapılar zinciri. Birinden geçer geçmez başka biri sizi karşılıyor.
Burada 25 metre uzunluğunda bir tünel gözüme çarptı. Tünelin girişindeki bilgilendirme tabelasından öğreniyorsunuz bunu. Yönlendirmeler ve ışıklandırma sistemi çok başarılı. Çok modern bir çalışma yapılmış. Klostrofobisi olanlar için yeraltı şehri belki bu korkuların en büyüğü olabilir. İnanın size bu korkuyu yaşatmayacak bir ortam sağlanmış. Acil çıkış tabelasını gördüğüm başka bir yeraltı şehri hatırlamıyorum. Bu uzun tünellerin birbirine bağladığı 40 oda ve tek tek gezecek birçok yer var. İçerde ibadet amaçlı yapılar, odalar, banyolar, tuvaletler, mutfak, kiler, 8 metrelik su kuyusu ve sayamadığım birçok bölüm mevcut.
Toplam 7 katlı olan yeraltı şehrinin ilk 3 katı 2016 yılından beri gezmeye açık. Çalışmalar devam ediyor. Dileriz Kapadokya’nın en gizemli, en orijinal ve en güzel yer altı şehrinin kalan kısmını en kısa zamanda görme şansımız olur.
Uzun bir tırmanma bacası buranın en ilgi çekici özelliklerinden. Bu tırmanma bacası sizi geri üst katlara götürüyor. Buna benzer yapılar Selime Katedrali’nde ve Gaziemir Yeraltı Şehri ve Kervansarayı’nda da görmüştük. Bu tırmanma bacaları güvenliği sağlamak için özellikle tasarlanmış bir çok yeraltı şehrinde. Yeraltı şehirlerini mazinin denizaltıları olarak düşünün. Bu bacalar yeraltı şehirlerinin periskoplarıdır diyebiliriz.
Eski zamanların vazgeçilmezi olan toprak küpler ve çanak çömlek. Bunları ilk defa bu kadar orijinal bir şekilde görme şansını Gaziemir Yeraltı Şehri’nde yakalamıştık. Yere gömülmüş şekilde sapasağlam duruyorlardı. Buradaki o kadar sağlam olmasa da öyle farklı bir bakış açısı kazandırıyor ki insana, durup yaşamı sorgulamadan geçemiyorsunuz. Evet, bu çömleklerde bir zamanlar ne vardı? Kimler için bir buzdolabıydı burası? Ne insanlar gelip geçti. Hepsinin de film gibi bir hayat hikâyesi vardı. Zaman her şeyi silip süpürüyor. Hepimiz bir gün geçip gideceğiz dünyadan. Bizden geriye kim bilir ne kalacak?
Ve çıkış. Yeraltı şehirlerini gezerken yaşanan en enteresan an. Bu uzun soluklu geziden sonra bu kocaman kapının size izin verdiği yerden çıkıyorsunuz dış dünyaya. Güneş gözlerinizi alıyor. Sanki büsbütün karanlıkta kalmışsınız ve üşümüşsünüz. Güneş size kucağını açıyor. Başka bir zamandan, başka bir yerden yeni geldiniz. Bir yıldız kapısından geçtiniz. 1800 yıl birden akıp geçti.
Yeraltı şehrinden çıkar çıkmaz sizi Saratlı’nın güzel insanları karşılıyor. Ve bütün Aksaray’da yapılması gerekeni en güzel şekilde yapıyorlar. Ellerinde elişleri ile evlerine, şehirlerine, ülkelerine kazanç sağlıyorlar. Bez bebekler, el işi örmeler, şallar, taze sıkılmış meyve suyuna kadar herkes tutmuş bir işin ucundan. Alın teri ile bir şeyler kazanmak gibisi yok bu dünyada. Hepsini buradan kutluyorum. İyi ki sizin gibi güzel insanlar var bu dünyada.
Aziz Mercurius Yeraltı Şehri Yol Tarifi
Kırkgöz Yeraltı Şehri
Sırada Saratlı’da turizme açılan ilk yeraltı şehri Kırkgöz var. Burayı ziyarete yılardır giderim. Burası küçük olmasına karşın yeraltı şehri mantığını çok pratik bir şekilde gözler önüne serer. Misafirlerim geldiğinde zaman sorunu yaşadığım zamanlarda hep buraya gelirdim. Kasabanın güneyinde yer alan bu yeraltı şehri beş ana bölümden oluşur.
Bu yeraltı şehrinde Derinkuyu veya Kaymaklı Yeraltı Şehirleri kadar derinlere inmezsiniz. Tıpkı Aksaray’da bulunan ve daha önceki sayılarımızda yer verdiğimiz Gaziemir Yeraltı Şehri gibi gezmesi kolay bir yapısı var. Daha çok ahır olarak kullanılmış bu yeraltı şehrinde yapı günümüze kadar değişikliklere uğrayarak ulaşmış. Aziz Mercurius Yeraltı Şehri’nden sonra size oldukça küçük gelebilir. Daha önce gezmediyseniz, Saratlı’yı ve tarihini anlamak için uğramadan geçmemek gerek.
Hafta sonları bir şeyler yapmak istediğinizde Aksaray – Nevşehir karayolunun 25. kilometresinden sağa dönüyor ve 3 kilometre sonra bu güzel kasabaya ulaşabiliyorsunuz. Aziz Mercurius’u görün. Mutlaka burayı gezin. Bence Kapadokya’nın en güzel ve en özel yeraltı şehri burası. Kırkgöz Yeraltı Şehri’nin önünden geçen yolu takip ederek Güvercin Kayası’na ve kazı alanına da uğrayabilir, burada gün batarken çok güzel fotoğraflar çekebilir, o derin tarihin en çıkmaz sokağında baş döndürücü anlar yaşayabilirsiniz. Ne kadar şanslıyız aslında değil mi? Yaşadığımız şehir gezilecek yerleri ile dopdolu. Ve ne kadar şanssızız ki şehirde kapana kısılıp kalmışız. Kendimizi bir atsak dışarıya neler var neler.
Yeni yazılarda ülkemizin saklı kalmış diğer güzelliklerinde buluşmak üzere. Gezmeyi, görmeyi, yeni insanlar tanımayı ve hayatı güzel yaşamayı asla bırakmayın. Sevgiler, selamlar ve bol ışıklı günler. Sağlıcakla kalın.
Saratlı Kırkgöz Yeraltı Şehri Yol Tarifi
1 Yorum
I’m usually to blogging and i really appreciate your content. The article has actually peaks my interest. I am going to bookmark your website and preserve checking for brand new information.